13 Nisan 2013 Cumartesi

Yeni Bir Kitap ve Çocukluğumdan Kareler...


Yeni bir kitaba başladım. Canan Tan'ın yeni çıkan kitabı "HASRET".  Gerçek bir yaşam öyküsü.  Böyle kitapları okumayı seviyorum.  Kitapta Cumhuriyet öncesi döneme uzanan, bir Türk aile ile bir Rum aile arasında yaşananlar diye özetleyebilirim.

Bu kitabı okurken de kendi çocukluğuma gittim.  Çok küçüktüm, Rum kiracılarımız vardı.  Madam Dafni, bir de kızı Vangeliça'yı hatırlıyorum. Bir de Katiniça adında kızları daha vardı galiba, babaları da Yorgo! Bir de hemen karşımızdaki evde oturan Madam Marika'lar.  Hepsi de çok iyi insanlardı. Dedim ya çok küçüktüm.  Sadece bazı kareler var bende kalan.









Madam Dafni paskalya zamanı kocaman bir tepsi paskalya çöreği yapıp bize getirirdi.  Hamurun içine bir küçük metal para atardı, kime gelirse yerken o sene o çok şanslı olurmuş.  Bana çıkıp çıkmadığını hatırlamıyorum, ama büyük bir keyifle paskalya çöreğini mideye indirdiğimi çok iyi hatırlıyorum.  Hala da çok severim paskalya çöreğini.  Bir de onların sakızlı tatlıları vardır, hani bir bardak suyun içine bir kaşık koyarlar.  Önce kaşıktaki tatlıyı yersin sonra da suyunu içersin.  Bayılırdım...Bir sabah uyandığımda yanı başımda Madam Dafni'yi gördüm!  Çok toplu bir çocukmuşum o zamanlar. O da beni "Patatiçam" diye severdi.  "Hadi kalk patatiçam bize gidiyoruz, kahvaltıdan sonra sakızlı tatlı da var" diye beni giydirmeye başladı.  Hemen giyinip onlara gitmiştik.  Sonradan öğreniyorum meğer o gün birlikte yaşadığımız anneannem vefat etmiş.....


Annem hastalanmıştı bir gün.  Komşularımız, en başta da Rum komşular evimize dolmuşlardı yardımcı olmak için.  Babam çağrılmıştı, o gelinceye kadar saatlerce beklemişlerdi kendi işlerini bırakıp.

Bayramlarda ilk ziyaretçilerimiz onlar olurdu.  Tabi biz de onları ziyaret ederdik kendi bayramlarında, kutlamalarında.  Çok güzel günlerdi diye anmak istiyorum.

Kim bilir şimdi nerelerdeler ve nasıllar.  Çok uzun yıllar geçti, belki bir kısmı hayatta bile değildir.  Hepsini saygı ve sevgiyle anıyorum.  Keşke izlerini bulabilsem!!! Doğacağımız ülkeyi, din anlayışını, hatta ailelerimizi seçme şansımız olmadığına göre bu didişmeler nedendir anlamıyorum.  Herkesle dost geçinmek varken........

Tabi daha hatırladığım pek çok şey var ama bence bu kadar nostalji yeter. Hasret kitabını okurken ben böyle geri gidiverdim.  Daha henüz bitirmedim, ama öneririm.  Herkese bu çiçekler kadar renkli ve güzel günler dilerim.





4 yorum:

  1. Canan Tan'ın kitaplarını severim. Bu kitabı da okumalıyım. Sağol canım

    YanıtlaSil
  2. Zehra Hanım,
    İlk defa blogunuzu ziyaret ediyorum,güzel anılarla dolu yazınla karşılandım. Biran için kendi çocukluğuma döndüm.Bizimde Anastasya teyze,Lambo amca ve teofany adıda bir oğulları olan rum komşularımız vardı buna benzer güzel anılarımız vardı komşularımızla iyi insanlardı,eski günlerimizi çok özlüyorum.Arada bir geçmişi yad etmek iyi oluyor.Paylaşım için teşekkürler canım.Selamlar,sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloguma hoş geldin. Yorumun için teşekkürler

      Sil
  3. Anlattığınız o çocukluk da benim gözümün önüne geldi.Ne kadar sıra dışı komşuluk ilişkileriniz varmış. İki ayrı kültürün insanları olarak ne güzel bağlar kurulmuş aranızda. Ben olsam da hiç unutmaz ve çok özlerdim...

    YanıtlaSil